Hanuman kabartmasinin biraz ilerisinde bir baska sundurmanin altinda da bir yagdanlik gorduk. Anladigim kadari ile burasi ibadete acik oldugu zamanlarda gercekten cok faal ve yogun bir tapinakmis.
Tapinagi kendi cabalarimizla kesfettikten sonra geldigimizde karanlik yuzunden giremedigimiz ana salona girelimdedik. Agnes , Sindhu ve be nana salona girdik ama ben hayatimda bu kadar karanlik bir yer daha once hic gormedim. sag kosede bir rahibin yaktigi kucucuk bir yag kandili olmasa 3 adim otesini gorme sansimiz yok. O kadar karanlik oldugu icin cok fazla iceriyi inceleyemedik . Ama sansimiza Rahip genc Ingilizce biliyordu ve bulundugu yerdeki Tanri ile ilgili ufak bir bilgilendirme yaptiktan sonra bizi kutsadi. Ama ben acemi hindu kendime dusn kismini bilemedim ama o kadar nazikce izah ettiler ki sesiizce ve saygi ile yaptim soyleneni. Elindeki tepside minik bir yag kandili , bir kase su ve bir kucuk kap kirmizi ve sari boya vardi. Iki elimle atesin uzerinden ellerimi gecirip ellerimi basima surmem gerekiyormus. Ve illerimi ustuste koyup ( sag el 30drclik aci ile hafif bukulu olacak ) rahibin evcuma damlattigi bir parka suyu icmeliymisim. Aynen yaptim. Insanlarin kulturlerini paylasmayi seviyrum. Ve burda her gecen gunde burda hissettigim meraki , arastirma ve ogrenme duygusunu, sicakligi neden Almayada hissedemiyorum , diye dusunuyorum.
Kutsanmistikta ve saat 15.00 e geliyordu. Yolumuzda uzundu. Ve artik yola koyulmaliydik. Tapinaktan ciktiktan sonra bir an farkettim ki benim yine basim tutmus. Bir su alip ilac alayim dedim. Normalde 5-10 rupee civarindaki 1 litrelik suyu teyze bana 15 rupeeye kakaladi. Alidim ama arabaya geri dondugumde Agnes’ a sordum bu kadar edermi diye. Ve hakli oldugumu teyid etti . Burda boyle diyebildi sadece. Anlayacaginiz Turist kaziklamayi marifet saymak sadece bize ozgu degilmis.
Erken kalktigimiz icin ve gun cok hareketli gectigi icin donus yolumuz sakin ve hafif uyuklama modunda gecti ama taze fistik hikayemizi de anlatmadan edemeyecegim.
Yola koyulduk Hindupur ustunden geri donus yolundayiz ama kucucuk bir koyden gecerken aman tanrim o ne 4 tane kagni arabasi cifter okuzun cektigi karsidan geliyorlar. Ama nasil yuklendiklerini tariff edemem. Herhalde 3 metrelik yuksekligi en az 2 mtlikte genisligi vardi uzerlerindeki ot yigininin. Bu 4 luye yol verdik ama bitmediki ardarda kactane geldigini ben unuttum. Ne bunlar diye sordugumda “ peanut” dedi Agnes. Megerse yerfistiginin hasat zamaniymis. Bu arabalarda tarlalardan aldiklari yeni harman edilmis taze fistiklar varmis. Muhammed cok ilgimi cektigini ve daha once bu sekilde ve bu kadar tazesini gormedigimi duyunca cami acti kagni surucusune bir seyler soyledi. Ve adam 1sn bile tereddut etmeden arkasina dondu ve bir kucak dolusu fistigi arabanin icine birakti. Ben saskinlik icindeyim. Kucak dolusu fistigi aldik. Taptaze daha topraklari bile ustunden dokulmemis. Biraz ileri gittikten sonra fitiklerin bir kismini bagaja koyduk ama elimde olanlari tek tek sefkatle ayikladim herkese dagittim. Keyifle yedik. Bizdeki gibi kocaman kocaman degildi bu fistiklar. Minnacik kucuk parmagimin tirnagi kadar minnaciktilar ama citir citir tazeik ve cok lezzetliydiler. Ama ciftci genc adamin hic tereddutsuz o fistiklari uzattigi an bir an kendimi Turkiyedeymisim gibi hissettim.
Fistik keyfinden sonra yola devam ettik. Arabanin her hoplayisi, her sallanisi besik etkisi yapti . Biz hatun kismi yavasca sizdik. Saat 17.00 civarinda bangaloreye geri geldik.
Cok yorgundum ama cok mutlu ve keyifliydim ve hic pisman degildim …
Bir sonraki hikayede gorusuz…
( Page 4 )
Wednesday, November 26, 2008
Subscribe to:
Post Comments (Atom)
No comments:
Post a Comment