Friday, December 28, 2007

25 Aralik 2007 Pazar Yerel saat : 03:15 pm

Nihayet Havaalani ana binadan cikmak uzereyim. Yeni gezegenime ilk adimlarimi atiyorum. Her ucus cikisi gozuken konuklarini bekliyen kabalik burdada var. Ama bir fark var. Herkes kapinin en az 3 metre uzaginda ve platformun altinda bekliyor. Cikis kapisi yerden 1,5 metre yukseklikte bir platforma aciliyor ve bir rampa yardimiyla otoparka uzaniyor. Dikkatimi ceken bir sey var ama : Platformun uzerinde bekliyen tek sahis Ugur. Neden oldugunu sohbetimizin ilerleyen zamaninda ogrenicegim. O noktaya kadar gelebilmek ve orada beklemek icin 60INR ( Indian Rupy- bildigin Yetaalee-YTL iste ) para odemek gerekliymis. Orta sinif bir hintli icin sanirim oldukca yuksek bir rakam bu. Henuz INR ‘ in alis degerini kafamda oturtabilmis degilim. Zaten Ekonomi tahsili yapmis olsam da para ile aram hic bir zaman iyi olmadi, olamadi.

Az once Otopark dedigime bakmayin siz. Bu bahsettigim yer 10 arabalik bir alan sadece . Bu 10 arabadan biri sirketin bize tahsis ettigi Honda imis . Sofor Manjunath hemen Ugur’ un elinden cantalari aldi. Aldi degil kapti desem daha dogru bir tasfir olur. 1.70 boylarinda 60 kilo tahminimce genc bir adam Manjunath. Ugur ile olan sohbetlerimden biliyorum ki isini kaybetmekten deli korkan bir genc adam. Merakli , cok konuskan ama bir o kadar da Ugurdan cekinen biri. Yeni gezegende yakindan tanidigim ilk zuzayli da denebilir onun icin. Bildigim kadari ile 100 Avroya esit bir para karsiliginda 24 saat mesai dahilinde calisiyor. Hayatimda kisisel hizmetimde kimseyi calistirmamis olan ben ozunde bu durumdan cok rahatsizim ama elimden gelen birsey yok. Bu gezegenin duzeni bu. Efendiler ve hizmet edenler var. Ve bizde ilk defa Efendiler klasmanindayiz. Bundan had safhada rahatsiz olsam bile durup dusundugum zaman duruma boyun egmekten baska carem yok.

Zira burada rayli tasimacilik henuz insaat asamasinda. Ertesi gunlerde gordugum Belediye Otobusleri ise 1950lerden kalmis. Trafige bile cikmamasi gereken hurdalar. Ve yolculari erkek agirlikli. Beyaz genc bir kadin olarak Otobuslerde cok hos seyahat edebilecegimi sanmiyorum. Icinizden sanki Lady Diana’ sin binersen olmezsin , diye geciriyorsaniz hatirlatayim ki daha 1 hafta bile olmadi . Sudan cikmis balik gibi hissediyorum. O cesareti bulamiyorum kendimde. Otobusler disinda “ took took yada tuk tuk “ denilen uc tekerlekli motorsiklet taksiler ulasimda kullaniliyor. Zaten nereye nasil gidilecegini , Adres vererek mi gidecegimi yada tarifle mi gittiklerini bilmiyorum bu tuk tuklarin. Ayrica sanirim Ingilizce bilenini bulmak da bir baska sorun olmali – gorucez- Hal boyle olunca gonulsuzde olsa Manjunath’ in verdigi hizmeti Kabul etmek zorundayim.

Bavullar bagajda , Ugur ve ben arka koltukta yola koyulduk. Cevreme baktikca Adanaya bundan 11 yil once ilk gidisimde hissettiklerimin aynini hissediyorum. Yikik dokuk bir suru bina, aralarinda Ingilizlerden kaldigi belli olan baska binalar, yol kenarlarindaki cop yiginlari, kirik kaldirim taslari, belediye cukurlari acilmis ve oylece birakilmis, dev palmiye agaclari, tanimadigim egzotik baska agaclar. Geceyarisini coktan gectigi icin pek kimseler yok sokaklarda. Burda gece 11 den sonra yasam cok fazla yokmus. 20dk civari bir yolculuktan sonra evimizin bulundugu siteye geldik. Bizim gibi yabancilar ve bol parali yerli halkin tercih ettigi korumali bir binaya girdik. Araba asagiya otoparkka kivrildi. Asansorun onune kadar getirdi bizi Manjunath. Saygiyla bavullari asansor onune birakti ve izin istedi. Cok gerekmedikce yukari cikmiyor zaten. Genellikle asagida beklemeyi tercih ediyor. Bizde onun aliskanliklarini bozmayip onun bazi isteklerini oldugu gibi kabulleniyoruz. Sanirim boylesi onun icin daha kolay. Bilirsiniz degisiklik cesaret ister ve kolay gecis yapilmaz yeni sartlara , yeni ortamlara , yeni insanlara. Bizde kendi soklarimiza birde ona yasatacaklarimizi eklemiyoruz boylelikle. O hizmetini bu sartlarda sunuyorsa varsin oyle kalsin. Belki gunler gectikce bu soylediklerim degisir , simdilik bunu dogru bulduk ve uyguladik.

3. kattataki daireye ciktigimda da bambaska bir sok yasadim. Cok buyuk ev gordum ama boylesini gormemistim. Yaklasik 300-350m2 civarinda , 4 yatak odasi , 4 banyo ve tuvalet ( her odaninki kendi icinde ) , 8 balkon, yukarda kocaman bir teras ve 8 kisinin rahatlikla yemek yiyebilecegi bir mutfak, tavanlar en az 3 metre yukseklikte. Mobilyalar sade ama elegant.

Henuz plastic kapi ve pencereler buralara gelmemis sanirim. Yada sicak yerlerin klasik tercigi dogramalar ; ahsap. Duvarlarda yerel elisi tablolar …

Evi cok gezmedim bunlar ilk gozucu teshislerim yerel saat 5 e geliyor. Yatmaliyim. Ama uykum yok ki. Ama yine de yatsam iyi olur. Ilerleyen gunler icin boylesi daha iyi olacak…

No comments: